By_H@cKeRo Onursal Üye
Mesaj Sayısı : 164 Yaş : 42 Nerden : her yerden aynı zamanda hicbir yerden İş/Hobiler : yönetici Lakap : By_H@cKeRo Kayıt tarihi : 15/01/09
| Konu: Türkü Sözlüğü K Perş. Ocak 29, 2009 2:00 pm | |
| Kable en temüti: Ölmeden evvel ölünüz.(Hadis-i şerif),(Alevi-Bektaşi yolunda bir ön koşul). Kada: Kaza, kötülük, yıkım, ilenç. Kadir Mevla: Gücü sonsuz Tanrı. Kaf: Söylence ve masallara göre yerküreyi çevreleyen zümrüt dağ. Kafdağı. Kafda koymak: Mutluluğa, esenliğe kavuşturmak. Kafdan Kafa hükmetmek: Kafdağı'ndan Kafdağı'na; yer kürenin bir ucundan bir ucuna hükmetmek. Kaftan: çoğu ipekli, uzun, süslü üst giysi. Kail: Söyleyen, diyen. Razı olmuş, boyun eğmiş. Kalem kaş: İnce, düzgün kaş. Kalım mı: Kalayım mı? Kamaşma: Fazla ışık nedeniyle gözün bakamaz duruma gelmesi. Kamaşti: Kamaştı. Kame: Kama, silah olarak kullanılan iki ağızlı, iki ağzı da kesici uzun bıçak. Kamer: Ay. Kamu: Bütün. Kanara: Büyük, kaba budaklı ağaç. Kanlısı olmak: Ölümüne neden olmak. Kar: Etki. Kara çalmak: 1. Suç yüklemek 2. Sürme çekmek. Karabağır: Acılı yürek. Karahal: Kara benekli bir av kuşu. Karakoyunnu: Karakoyunlu, Karakoyunlu Türkmeni. Karakuş: Kartal türünden yırtıcı kuş. Karal: Karar, dayanç, dayanma gücü. Karayel: Karayel, kuzeybatıdan esen soğuk rüzgar. Katam: Katayım. Katar katar: Sıra sıra. Katar: 1 .Bir kervanı oluşturan dizi. 2.Göçmen kuşların göç dönemlerinde havada oluşturdukları küme, dizi, sıra. Kaygu: Kaygı. Kaytarmak: 1. Geri çevirmek. 2. Geri dönmek. Kazalağ kazalak: 1. Gündoğumunda bahçelerde ötüşen bir soy boz renkli küçük kuş. 2. Beyaz ve sarı tüylü, gagası sarı ve siyah renkli bir cins yaban ördeği. Kehlan: Küheylan, soylu Arap atı. Kehlik: Keklik. Keklik sekişli: Keklik yürüyüşlü. Kelam: Söz, konuşma. Kem: Uğursuz, kötü. Uygunsuz. Kemarbast: 1. Yeni evlenen kızın beline bağlanan kuşak. 2. Hz. Ali'nin oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile birlikte on yedi yakınına taktığı söylenen ve kemeri simgeleyen kumaş. Kemha: Bir cins ipek kumaş. Kemter: Hakir, itibarsız, aciz, zavallı, kul, köle. Kendir: Kendir bitkisinden yapılma ip, urgan. Kerem: Asalet, asillik, soyluluk, cömertlik, el açıklığı, lütuf, bağış. Kerem: İyilik, bağış. Kete: Bir tür çörek. Kezel: Kuru yaprak, kuru güz yaprağı. Kılmak: Etmek, eylemek, yapmak. Kır: Kül rengine çalan, beyazla az miktarda siyahın karışmasından oluşan renk, beğenilen bir at rengi. Kızıl: Kızıl, parlak kırmızı renkli. Kocalık: Yaşlılık, ihtiyarlık. Koç kuzu hurcu: Koç katımı günlerinde çobanlara gönderilen şölen heybesi. Kofu: Evli kadınların başlarına giydikleri üzeri kadifeyle kaplı, altın, gümüş paralarla bezeli tahta başlık. 2. Üstü sargılı, altın, gümüş paralarla bezeli kadın başlığı, fes. Koma: Küme, yığın. Kor: Kör. Kömegi: Sivri çadır biçiminde taş yığını. Köynek: Gömlek, göynek. Köz: Kor ateş, kor halindeki ateş. Kühlan: Küheylan, soylu Arap atı. Kühüstan: Dağlık yer, dağı çok olan mevki. Külhan: Hamam ocağı, hamamda suyun ısıtıldığı yer | |
|